Tarihin özü ve tarih felsefesinin kökü olarak paradigmik ilkelerin
arayışı konusunda yaptığım inceleme ve irdelemelerde geldiğim bu noktada konu
şimdi sosyo-psişik bir boyut kazanma durumunda bulunmaktadır. Bu bakımdan, sosyal hareketlerin oluşum ve gelişme sürecini kısaca görmüş
olduğumuz yukarıdaki aşamadan sonra artık irdeleme sürecinin olmazsa olmazı bir
aşama olan kolektif kimlik ve toplumsal örgütleniş
biçimleri konusundan da kısaca söz ederek
olgunun çatışma (odağı) kaynağı ile birlikte bu üç ana öğesine değinmiş olma işini tamamlamak istiyorum.
Bu kapsamda başvurulacak makul bir anlıksal (entelektüel) algoritma olarak, C. G. Jung’un derlemsel (kollektif) bilinçaltı kavramından yola çıkarak M. Halbwachs’ın kollektif belleğine, oradan da ortak akıl (sosyal, sağduyusal, meta üst us) ve derlemsel kimliğe ulaşan zihinsel iz sürme işini öneriyorum. Son
derece doğru diyalektik bir akışı temsil etmekte olduğu bilinç akışı ile konuyu
ele alarak irdeliyorum.
Yaptığım irdelemelerin sonuçlarına göre, uygarlıklar, devletler, gelenek ve görenekler gibi bütünsel kültürsellikler v.b. şekillerde ortaya çıkmış olan toplumsal veya kültürel kurumlar mahiyetindeki yapılara karşılık gelen temsilci kollektif kimlik tiplerini hiyerarşik olarak şu şekilde saymak olanaklıdır:
Toplum Durumu Kollektif
Kimlik
Uygarlıklar Dinsel Kimlik
Devletler Ulusal Kimlik
Etnisite Etnik Kimlik
Ekonomiler Mesleki Kimlik
Hümaniteler Entelektüel Kimlik
Ayrıca, sosyal hareket’in zaman içinde enformelden formele
doğru evirilerek ilerleyişi incelendiğinde örgütleniş yapıları olarak beliren aşamalarının şöyle bir
yetkinlik sıralanışı içinde olduğu görülür:
1) Çekirdek oluşumlar (nişler),
2) Uzlaşı grupları,
3) İlgi grupları,
4) Çıkar grupları (lobiler),
5) Tüzel kişilikli örgütlenmeler (siyasi partiler, sivil toplum
girişimleri, odalar, birlikler vb).
Anlaşılacağı üzere, çekirdek oluşum ile başlayan bir sosyal hareket
süreci ilerleyen yetkinleşmenin son aşamasında tüzel kişilikli bir kurumsallaşma durumuna erişmektedir.
Öte yandan, tarihin oluşum sürecinde tarih yapıcı sosyal
hareketlerin etkililiğini soruşturmak son
derece öğretici bir uğraş olduğunu yeniden belitmeye gerek yoktur. Konu harekete katılanların sayısı, örgütün formellik durumu, katılımcı sayısına göre etkinlik durumu gibi hususlar bakımından ele alındığında çatışma grupları olarak çekirdek oluşumların kısa zaman içinde her bir katılana göre yüksek bir
etkililik düzeyi göstermekte olduğu
görülür. Buna karşın çekirdek oluşumlar yaşam sürelerinin kısalığı nedeni ile kolayca yok oluş şeklinde bir olumsuzluğa
sahiptirler. Nitekim bu açmazdan çıkma, tarihin
diyalektik sürecinde çelişkilerin neden olduğu olayları
başlatan durumlar olarak benzer çatışma odağı sayısının (niceliğinin) belirli bir büyüklüğe erişmesi ile ortaya çıkan ağlaşma şeklindeki nitel dönüşüm sonucunda oluşan tümleşme ile mümkün olabilmektedir.
Bu gelişmeyi
terminolojik olarak etolojide «sürü zekası” (İng.: swarm intelligence)
davranışını açıklamakta kullanılan Pierre-Paul Grassé’nin stigmerji ( İng:
stigmergy) kavramı bağlamında ele almak, bize yukarıda verilene benzer sosyal
durumları doğru yerden bakarak açıklama olanağı sağlayan bir bakış açısı
kazandırmış olacaktır.
_____________
(*) Devamı gelecek ayki yazıda.
Mustafa ÖZCAN