31 Aralık 2019 Salı

YENİ YILA GİRERKEN



YENİ YIL KUTLAMASI MESAJI


Acısıyla tatlısıyla yaşadığımız, 2019 yılını geride bırakıyoruz.

Önümüzdeki yılın, bölgemize, ülkemize, dünyamıza, barış, huzur ve sağlık getirmesini diliyoruz.

2019 yılında olduğu gibi 2020 yılında da, blogumuzda, bölgemizin kültürel yaşamına katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Tüm okuyucularımızın Yeni Yılı hayırlı olsun.

25 Aralık 2019 Çarşamba

YEŞİL GÖNEN




YEŞİL GÖNEN  


Hazırlayan: Öğr.Gör.İzzet Fuat ONAR

Şifalı kaplıcaları,

Alacaoluk ve Babayaka kaleleriyle tarihe uzanan,
Termal turizmi, tertemiz havası ve verimli ovalarıyla geleceğe yönelen,
Yeşilin her tonunun görüldüğü zümrüt Gönen’i
Gidip görmeden,
Kaplıcalarının şifalı sularında yıkanmadan,
Aladağların meşe ve kayın ormanlarının büyüleyici güzelliğini hissetmeden,
Tertemiz havasını ciğerlerinize doldurmadan,
Denizkent’in sıcak kumlarından, Marmara’nın serin sularına girmeden,
GÖNEN’İ ANLAYAMAZ VE ANLATAMAZSINIZ.

ü  Gönen’in bilinen ilk adı; ASEPSUS (AİSEPOS)
«Gönen çayının doğduğu yerden denize döküldüğü bölgeye AİSEPOS adı verilmiştir.»
ü  Gönen’in Bilinen bir diğer adı da; ARTEMEA
«Luwi dilinde kaynak halkının köyü, su şehri, Artemis yurdu anlamlarındadır.»
ü  Gönen adı Luwi dilindeki kawana sözcüğünden gelme olup, Koyun ülkesi anlamına gelmektedir.
ü  Gönen adı Germanonda ılıca anlamındadır.
ü  Gönen Türkçe kaynaklarda Rutubet, nem, yaşlık, sulak, rutubetli & bereketli toprak anlamına gelmektedir.
ü  Şahıs ismi olarak kullanıldığında Gönen Mutlu anlamındadır.

ü  Kaplıcaların çevresinde yapılan kazılar sırasında ortaya çıkan mozaikler, yazılı taşlar, sütun başlıkları, madeni paralar gibi tarihi eserler Gönen’in yerleşim yeri olarak kullanılmasının milattan öncesine dayandığını göstermektedir.
ü  M.Ö. 14. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen ilçede, Osmanlı dönemine kadar, Truvalılar, İyonlar, Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama krallıkları, Roma ve Bizans devletlerine ait halklar yaşam sürdürmüşlerdir.
ü  Bu bölge 13. Yüzyılda Anadolu Selçuklu devletinin eline geçmiş, bu devletin dağılmasından sonra Karesi Beyliği yönetiminde kalmış ve nihayet 1334 yılında Osmanlı idaresine geçmiştir.

ü  İlçe Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra, Bolu yöresinden gelen Akçaali, Rüstem ve Malkoç beylerine ait aşiretlerin yerleşimiyle
ü     14. yüzyılın başlarında oluşmaya başlamıştır.
ü  1859 yılında Kırım ve Kafkasya'dan, 1877-1878 yılında Rumeli, Balkanlar ile Kafkaslardan gelen göçmenlerle yeni mahalleler kurulmuştur.(PLEVNE, TURNOVA, REŞADİYE, GÜNDOĞDU, ALTAY)

ü  Göçle gelenlerin bir kısmı ilçe merkezine bir kısmı da köylere yerleşmiştir.
ü  1382 yılına kadar Erdek kazasına bağlı iken, 1398 yılında müstakil kaza haline gelmiştir.
ü  1881 de ilçe olmuştur.
ü  1885 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur.
ü  1920 yılında Yunan işgaline uğramış,
ü  6 Eylül 1922 ‘de düşman işgalinden kurtarılmıştır.


18 Aralık 2019 Çarşamba

ANTİK ÇAĞDA GÖNEN


GÖNEN ANTİK ÇAĞ TARİHİ


BEŞİNCİ BÖLÜM

DERLEYEN; GÜROL DEMİR


(Homeros – İliada XII. 190-193-194)
Leontes, ossat çekti sivri kılıcını
Kınından, kalabalığın içinden atıldı ileri,
Atiphanes’le geldi göğüs göğüse,
Sapladı göğsüne kılıcını,                                                                                                                                                   8
O da baş aşağı yıkıldı yere.
Sonra Memnon’u, İamenos’u, Orestesi hepsini yığdı bereketli toprağın üstüne

(Homeros – II. 77745-747)
O gün tek başına değildi o. Yanındaydı ARES’İN filizi. Leontus, Kaineusoğlu taşkın canlı Koronos. Onların buyruğunda kırk tane gemi var .

MYSİA:
(Strabon – Antik Anadolu coğrafyası )
Anadolunun kuzeybatısında, kuzeyde BİTHNİA, ve Propontis (Marmara Denizi), Güneyde LYDİA, Batıda Ege Denizi, Doğuda PHRYGİA ile sınırlanmış bölge.  Misyalıların dilleri bir bakıma LYDİA ve PHRYGİA dillerinin bir karışımıdır.
Tragya’dan gelen PHRYGİA’LILAR, Troia ve dolaylarını çevirerek burayı ele geçirince, bunlar da LYDİA’YA komşu olan Kaikos (Bakırçay) kaynağının üst tarafına yerleşmişlerdir.
  (Strabon VI. S.45)
TROİA savaşından sonra çeşitli değişiklikler bu günkü farklı duruma neden olmuştur. Çünkü çeşitli zamanlarda, çeşitli yöneticiler buralara sahip olmuşlar ve bazı kabileleri birleştirmişler, bazılarını da dağıtmışlardır.
  TROİA’NIN alınmasından sonra; LYDİA’LILAR, ve onlarla beraber AİOLİS’LİLER, İONİA’LILAR, ondan sonra da PERSLER ve MAKEDONyalılar ve son olarak da ROMA’LILAR buralara egemen olmuşlardır.

ARTEMEA :
(Bilge UMAR – Türkiyedeki Tarihsel Adlar )
Balıkseir iline bağlı ilçe merkezi Gönen’deki ılıcaların eski adı. (Ram Say S. 167)
Kaynaklar, pınarlar ARTEMİS ile bağlantılı sayıldığından, bu Şifalı İlçe kaynağı da ARTEMİS’İN kutlu yeri olarak görülüyordu.
Ancak Artemis adından türetilecek bir ad, ARTEMEA biçiminde olamaz ve A. Bailly’nin dev sözlüğü, eski Hellen dilinde ARTA –(u)MA,  ‘’Kaynak Halkının Köyü ‘’ anlamında ARTAMA iken, Helenleşme döneminde ARTEMİS ile bağlantılı imiş izlemini verecek biçimde ARTEMEA edilmiştir.
  ( Gürol Demir – Kaf Dağının İnsanları)
   M.Ö.1300 lerden itibaren adı geçen topluluklar, tanrısal temsilciler, adı geçen kahramanların isimlerine baktığımızda bunların çoğunun, Kafkas orijinli halklardan olduğu, daha doğrusu bir çoğu bu günde var olan ama kimsenin farkında olmadığı aile soyu isimleridir.  Hepsinin soylarını, ailelerini temsil eden aile damgaları vardır :  (Prof.Dr.AytekAKHAİA’LAR :  Prof. Dr. Aytek Namıtok – Çerkeslerin Kökeni)
Artemidoros’a göre AKHA’LAR Kerketlerin güneyinde, şimdiki Tuapse ve Soçi kentlerinin (Doğu Karadeniz kıyısı – Kafkasya) arasında uzayan yaklaşık 500 stadia ( 388 km. ) uzunluğundaki kıyıda yaşıyorlardı demektedir.
ARTEMİSİA : Doğumlarınyardımcıs, Akdeniz havzasının başta gelen Ana Tanrıçasıdır.
Diğedilnde; AR THA MAZE = Ay Tanrıçası anlamındadır.  AR=O, Tİ HA/THA= Kutsalımız, MAZE= Ay demektir.   Maze / MA bzı = dişiliği,  ĞHE/ Nesep, soy ifade eder. TIĞE = Güneş fakat Tanrılığın erkek soyunu temsil eder.
MA- Abhazca = Malik, sahip, haiz, bunlarla ilgili kavramı kapsar.

ZEUS : Mutlak kudret, ( Ze, zı = bir, ilk – Us = düzenleyen tertipleyen,hakim olan)        -  9 -

ARES  : (Gürol Demir/ Kaf Dağının İnsanları – B.ÖmerBeygua/Abhaz Mitolojisi) :Apsu/ Abhaz dilinde) Mars/ Mamers de denir.(ARIS = MARS= Savaş Tanrısı. AR = odu, savaşçılar, insanlar. ( dolaylı anlamı7 düşman) s (sı, ıs) = vurma, vuran ARIS= Odu vuran, MARIS (MARS) Düşman vuran- Tanrı (M-ARIS =M-ars = Tanrı ARIS= Abhaz savaş tanrısıdır.
ATHENA : Adiğe dilinde Ana Tanrıça anlamındadır. A= O, Ti HA = bizim kutsalımız, Na= anne anlamındadır. Bütünüyle ANA TANRIÇA anlamına gelmektedir.
ATİNA : Annemiz anlamındadır.
ATLAS : Yunan Mitolojisinde İAPETES ile KLYMENE’NİN 13 çocuğundan en güçlü olanıdır. Olympos’a saldırdığı için ZEUS tarafından Gök Kubbeyi omuzlarında taşımakla cezalandırılmıştır. Bu mitolojik dayanakta tıpta; kafatasını taşıyan ilk omura ATLAS adı verilmiştir. ATLASKER Kafkas asıllı ailedir. Aile damgası da bir yay üzerinde yarı yuvarlak, sanki dünyayı taşıyan gibidir.
PYRRHA :Yunan MitolojisindeEpimetheuslaPandora’nın kızı, Deuklaion’nun karısıdır.
Ortadoğu mitolojisinde Hava/Eva veya Nisa’ nın yerini tutar. Onlar da kadın anlamındadır.
PYRHA (Pirha) Abhazca’da  ilk insanlık kadını anlamında, bileşik olan Pı-r-ha, Pirhana ayni anlamı taşır.HellenDekaiion ile PYRRHA’nın oğludur.
KOLKHİDİ : İASON’UNArgonautlar seferinde gittiği ülke.
KOLKHİ =(Abhazca) Altın Külçesi, KUALKİ = Su içindeki Altın, Kolkhiti = Parça altım mamleketi,
Kolhide = Kolhiti’nin Yunancasıdır.
İDA ( Kaz Dağı) : Dardanos efsanesinin bir anlatımına göre Dardaro’un İDAİOS ve DİMOS adlarında iki oğlu olmuş. İDAİOS, Troia’nın güneyine dağın eteğine yerleşmiş bu dağa adını vermiş
TROİA : Adını Phrygia Kralı Erikthonioson’un  oğlu TROS’TAN almıştır.
LYKİA : Heredot’a göre Lykia’ların bugün oturduğu topraklar, eskiden Milyas’tı ve MilyaslılaraSolm’ler denirdi. Heredot’a göre Lykia’lılar isimlerini idarecileri Lykos’tan almıştı. Lyko; adiğece Lu oğlu demektir.
KARİA : Heredot’a göre KAR; Karia’ya ismini veren kişidir. LYDOS ve MYSOS’un kardeşidir.  Karia’lılar M.Ö. 2000 yıldan itibaren Güneybatı Anadolu’da yaşadıkları KARİA uygarlığını kurmuşlardır.
BİTHİNİA’LAR : Bithy’ler Trakya üzerinden kuzeybatı küçük ASİA’YA ( Anadolu) gelip  yerleşen kavimdir. Kafkas orijinlidir.
İON’LAR : M.Ö. 1200 lerde Batı Anadolu’da oluşturulan bir medeniyettir. Şehir Devletleri halinde yaşamışlardır. Kafkas asıllıdırlar.
THASSALİA : (Tesalya) Yunanistan’ın  kuzey kesiminde  yönetim bölgesidir. LARİSSA düzlüklerini içine alır.
KİKLAD : (Kiklades) M.Ö. 3000-2000 yılları arası erken tunç çağında kurulan medeniyettir. KİK; Thukyides’in yazdığına göre Minos’un ele geçirdiği KYKLADES adalar sakinleri olan KİKLER Kafkas asıllıdır.
KİKL’A DES = Adiğece KİKLER oturur, bulunur anlamındadır.
KORONİS :  Lapith’lerin kralı Phlegyas’ın kızı, Apollo’nun oğlu, Asklepios’un anası..
Kafkas asıllı KOROK ailesi verdır. KOR’OK Kor oğlu anlamına gelmektedir.                                                   -10





11 Aralık 2019 Çarşamba

GÖNEN ANTİK ÇAĞ TARİHİ



ANTİK ÇAĞDA GÖNEN

Derleyen; Gürol DEMİR

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


PANDAROS, kargıyla vurur Diomedes’i, ne var ki,                                                                                     6
Lykia’lıyiğitin kargısı delemez Akha’lının zırhını,
Tanrıça Athena’nın yönettiği Diomedes’in
Kargısıyla canını alır Pandaros’un.

Bu korkunç çarpışmada ise koruyucu Apollon Aineias’ı korumak zorundadır, kendi yetiştirdiği ünlü okçuyu feda etmekten başka çare bulamaz.

(İliada V.-275)
Lykaon’un alımlı oğlu seslendi, dedi ki;
‘’ Herkesi şaşırtan Tydeus’un yürekli, yiğit oğlu,
attığım acı ok sana boyun eğdirmedi, ama
kargımla deneyeceğim bir de ‘’
 Böyle dedi, uzun gölgeli kargısını salladı attı,
Teudosoğlu’nu (Diomedes) kalkanından vuru.
Tunç temren uçtu gitti, dayandı zırha.
Bağıdı Lykaon’un alımlı oğlu :
 ‘’ Vuruldun işte, bağrın delindi,
büyük bir ün verdin bana,
sanmam dayanasın uzun zaman ‘’
  Yaman Diomedes hiç sarsılmadı, dedi ki :
 ‘’ Yanlışın var, vuramadın beni,
ama iş bununla bitecek sanma,
biriniz yere düşmeden bırakmam sizi,
bırakmam kızgın Ares’i kana doyurmadan ‘’
  Böyle dedi, savurdu attı kargısını,
Athena yöneltti kargıyı buruna doğru, gözün alt yanına,
Kargı geçti ak dişlerini,
bükülmez tunç kesti dilin dibinden,
alt çenesinden çıkıverdi.
  Devrildi arabadan, çangırdadı üstünde nesi varsa,
çevik ayaklı atlar geriledi.
Olduğu yerde kesildi soluğu tükendi gücü.
  Kocaman Kargısı, kalkanıyla Aineias yere atladı,
Akhalar gelip götürmesinler diye ölüyü.
Gücüne güvenen arslan gibi dolaştı çevresinde,
öldürmek için yanıyordu karşısına çıkanı,
korkunç çığlıklar atıyordu.

AİNEİAS :
( Strabon XII –XIII –XIV sayfa 79)
Troia’lıları Hektor ve Aineias yönetiyordu. Dardanos’lularAnkhites’in yiğit oğlunun komutasında onları izliyordu. Ozan daima Troia’lıların  danışmanı Aineias diye bahseder.
AİNEİAS, Troia savaşından sonra toplayabildiği halkıyla Ege Denizine açılmış.  Vergilüs onunla ilgili AİNEİAS DESTANINI yazmıştır. Aineas birçok maceralı yolculuktan sonra orta İtalya’da Lat Prenslerinden birini kızıyla evlenmiş, Latinler ve devamında Roma İmparatorluğu doğmuştur.
( Bilge Umar – Türkiyedeki Tarihsel Adlar)
İlion destanında oldukça önemli yeri bulunan, Vergilüs’ün yapıtı Aeneisdestanında başrole çıkan Troia’lı yurtdaşımız bey oğlu; üstelik anası da tanrıça Aphorodite imiş.

AİSEPOS :
(Bilge Umar – Türkiyedeki Tarihsel Adlar)
GönenÇayı’nın Luwi/Pelasgos dilinden delme adının Helen ağzında büründüğü biçim.   7
(İliada II. 825)  Aisapa yani AİSA-PA  Aisa ırmağı olmalıdır.

Ayrı bir varsayım ise; isim Aison’dan dolayı verlimiş olabilir. AİS ismi; AltınpostArgonautlar seferini yapan İASON’un babasının adıdır.
(Argonautlar Destanı – 935 ) ..’’ Böylece kahramanlar Hellepontos’tan (Çanakkale Boğazı) geçişini tamamladılar’’..Destanda  Kapıdağını anlatırken  ‘’AİSEPOS ırmağının (Gönen Çayı) ötesine bulunmaktadır’’ denmektedir.
Yanlış anlaşılma ile gece yapılan savaşta, Kral Kyzkos ile çarpışmasında;
(Destan- 1030) ‘’ AİSON OĞLU sıçradı ve onu tam göğsünün ortasından vurdu’’ ifadesi vardır.
Aisan – Aysan soyu; yaklaşık 11, 12 değişik aile arması olan Kafkas orijinli ailedir, İsmi o nedenle almış olabilir.
Veya ASE – PSI  olarak yorumlanacak olursa beyaz ırkın atası sayılan Kafkas halklarından adigedilinde ; Sağlık- şifa suyu anlamına da gelmektedir.

MENNON :
Mitoloji Sözlüğü – Azra Erhat )
Troiasavaşına  Aityophia’dan gelerek katılan MEMNON. Şafak Tanrıça EOS ile,Troia kral soyundan TİTHONOS’UN oğludur.
MemnonTroia savaşının İlia’da da anlatılan bölümünün sonrasını ele alan ‘’ AİTHİOPİS’’ adlı destanın kahramanıdır. Yazarı Miletos’lu ARKTİNOS olan AİTHİOPİS DESTANI yitiktir.  Bulunabilirse o döneme ait birçok bilgiye ulaşılacağı aşikardır.
  İlk çağ plastik sanatının konu edindiği Memnon motifi, Marmara’ya dökülen  AİSEPOS, yani çayı ile ilgilidir. Her yıl Memnon’un kuşları Gönen Çayı ağzına gelir orada Memnon’a ağlarmış. Memnon’un savaşta ölen arkadaşlarının ruhlarını taşıyan, yahut da kendisinin küllerinden doğmuş bu kuşlar iki gruba ayrılır, birbirileriyle döğüşürlermiş. Çarpışmada ancak bir grup büsbütün yok olduktan sonra sona erermiş.
(Stabon – Antik Anadolu Coğrafyası- Dizin bölümü)
Memnon, Troia Savaşları sıarasında dayısı Priamos’un yardımına koşmuş ve savaşta ölmüştür.(amcası olmalı)
Troia ilk krallarından İLUS, İlia kurucularından, İLUS’UN oğlu LAOMEDAN ve Laomedan’ın oğlu, PRİAMOS
TİTHONOS :  (Titho = Tit oğlu demektir. – Adige dilinde)
(Azra Erhat – Mitoloji Sözlüğü)
Troia kralı LAOMEDAN’nın oğlu.  Priamos’un ağabeyi TİTHONOS çok yakışıklı bir gençmiş.
Şafak Tanrıça EOS onu AİTHEPHİO’YA  (Etopya) kaçırıp sarayına yerleştirmiş. Memnon’laEmathion adında iki oğulları olmuş. Şafak Tanrıçasının sevgilisine ölümsüzlüğü verdiği halde, sürekli gençliği bağışlamayı unutmasından dolayı, TİTHONOS  ihtiyarlıktan büzülüp küçülünce, EOS onu bir saraya kapatıp kimselere göstermez olmuş.
Güneşin ülkesi sayılan Aithiophia’daEOS’un da oğlu sayılan MEMNON  kral olmuş. TROİA savaşına gelip katılınca, savaşta LEONTEUS tarafından öldürülür. (Leonteus – Koronos’un oğlu, Teselyalı önder)



7 Aralık 2019 Cumartesi

GÖNEN FOTOĞRAFLARINI TOPLUYORUZ


GÖNEN TARİHİ MİRASINI KORUMA ÇALIŞMA GRUBUNDAN

İSTANBUL'DAKİ HEMŞEHRİLERİMİZE DUYURU.


Gönen Tarihi Mirasını Koruma Çalışma Grubu olarak Gönen'imizin eski fotoğraflarından bir Gönen kitabı hazırlıyoruz.

İstanbul'da yaşayan ve Ellerinde Gönen hakkında eski fotoğraflara sahip olan dostlarımız her cumartesi günü saat 13.30-17.30 arasında Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezinde Mustafa Özcan Beye teslim edebilirler.

Fotoğraflar taranıp dijital ortama aktarıldıktan sonra iade edilecektir.
Ayrıca yayınlayacağımız kitapta resim sahibinin ismi yazılacaktır.

İlginize teşekkür ederiz.

4 Aralık 2019 Çarşamba

GÖNEN ANTİK ÇAĞ TARİHİ


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Derleyen; Gürol DEMİR



(Agamemnon ; Menelaos’un ağabeyi Miken kralıdır.)
Ares’in sevdiği Menelaos’ta  dondu kaldı, ama
okun kirişiyle sivrileri dışarda baktı ki ;
yüreği girdi yeniden göğsüne, açıldı içi.
Kral Agamemnon, Menelaos’u tuttu elinden,
konuştu boğuk boğuk hıçkırarak,
karşıladı dostları onu hıçkırıklarla:

‘’ Demek bu anlaşmayı sen ölesin, diye yaptım kardeşim,
Troia’lılara karşı AKHA’ların önüne kodum seni.
İşte çiğnediler anlaşmamızı, vurdular seni.
Kurbanların kanı boşa gitti sayılmaz, ama
arı şaraplar, el sıkışmalar boşa gitti sayılmaz.
Şimdi bir şeye karışmasa da Olympos’lu,
er geç bir gün el koyar,
kendi başları, karıları, çocuklarıyla ödetir onlara,
ben kafamla, yüreğimle iyi biliyorum bunu,
bir gün gelir yok olur kutsal İLİON.
                                                                                                                                                                                        5    

(Pandaros’un ölümüne doğru)
(İliada V.165-175)
Aineias kargı savaşına doğru yürüdü
Tanrıya benzer PANDAROS’U aradı.
Buldu Lykaon’un kusursuz güçlü oğlunu,
Geldi onula göz göze, dedi ki ;
‘’ Hani Pandaros, yayın nerede ?
Kanatlı okların, ünün hani?
Burada seninle boy ölçüşecek tek yiğit yok,
senden üstünüm diye övünemez, Lykia’da tek kişi.
Kaldır ellerini, Zeus’a yalvar yakar hadi,
at okunu şu adamın üstüne,
bak nasıl da kasıp kavurdu ortalığı,
Troia’lılara nice yıkımlar getirdi,
nice soylu yiğitleri getirdi dize,
yoksa kurbanlar kesilmedi diye
Troia’lılara bir tanrı mı öfkelendi ne ?
Ezer geçer, dinlemez tanrı öfkesi ‘’

(İliada V. 193)
Atlarım, arabam da yok ki bineyim.
Ama Lykaon’un sarayında (Zeleia’da) on bir araba durur,
yepisyeni kız gibi arabalar,
örtüler serilmiş üzerlerine,
her araba önünde iki tane at,
kızılca buğday, ak arpa yiyen atlar,
kargı atan yaşlı Lykaon demişti bana
çıktığım gün derli toplu evinden,
atlara arabaya bin demişti,
önderlik et zorlu savaşta Troia’lılara,
atları düşündüm de dinlemedim onu
-Dinleseydim ne iyi olurdu
edemezler, dedim, karınlarını doyurmadan
düşmanla kuşanmış insanlar arasında
yemsiz kalmasınlar dedim.
Bıraktım onları, İlion’a yaya geldim,
güvenmiştim yayıma.
Oysa yayım hiç yaramayacakmış işime.
Bir gün dönersem yurduma,
gözlerimle görürsem toprağımı, karımı,
yüksek çatılı büyük evimi görürsem,
gelsin o gün koparsın bir yabancı adam,
şu oku elimle kırıp atmazsam yanan ateşe
benimle boş yer gelmiş o.
   Karşılık verdi Aineias, Troia’lıların önderi, dedi ki :
‘’ Öyle deme, ikimiz, atlarımız arabalarımızla,
Elde kargı, karşı gelip şu adam,
gücümüzü denediğimiz zamana dek böyle bu.
Hadi sen gel bin arabama, görsün Diomedes Tros’un atlarını.
( DiomedesArgos Kralı)