Osmanlı Tarihi, tarih felsefesine kaynak
oluşturma yönü ile tüm öteki özel dünya tarihleri içinde hümanizm alanı ile
ilgili olan bazı paradigmik
ilkelerin varlığını gizliden gizliye içinde barındırması
bakımından ayrıcalıklı bir konum sergiler. Bu durum konu ile ilgilenmiş pek çok
tarih disiplinini araştıranlar ile tarih felsefesi yorumcuları tarafından fark
edilmiş bir husustur.
Bu nedenle de yakın zamanlarda Osmanlı Tarihi’ne
yönelik araştırmalar boyutlanarak artmış bulunmaktadır.
Nitekim Osmanlı’nın, Macciavelli’nin Hükümdar adlı
yapıtına esin kaynağı olmuşluğundan ötürü böyle bir savı rahatlıkla ortaya
atabileceğimiz gibi tarihin paradigmik
ilkelerinin keşiflerinin yapılabileceği bir bilgi arkeolojisi alanı
olarak da özsel bir değere sahip olduğunu ve bunun da hümanitelerin
araştırılması açısından yüksek bir verimkârlık değeri taşıdığını
söyleyebiliriz.
Bilindiği üzere paradigmik
ilkeler genelde devasa bilgi kümelerinin somut ve soyut yanlarını
bir bütünlük içinde tanımlayabilmek amacı ile küme yapısına anlam veren
zirvesel ana kavramlarındaki teori-pratik oransallıklarını ortaya koyma
olgusudur.
Daha açık bir ifade ile paradigma belli bir bilgi alanındaki
yaşanmışlıklar düzleminin mevcut ampirisi ile bunu açıklamaya yönelik teoriler
arasındaki çatışmalar sonucunda bunlardan en makulü olarak ortaya çıkıp konunun
önde gelen sahiplerince kaynak kuram çerçevesi olarak kabul edilen görüştür.
Fizikte mekanik vekuantum paradigmaları bu
hususa örnek teşkil eden iki ana kavramdır. İlkinin ortaya atılışı 1687, ikincisi
ise 1927 tarihlidir.
Kesin deterministik bir
ölçüm yapılabilirlik görüşüne dayanan Mekanik paradigmanın fikir babası I. Newton iken olasılıkçı ölçümlere
dayanan kuantum
mekanikçi görüş ise N. Bohr’a aittir.
Diğer yandan, A.
Kuhn tarafından doğa bilimleri için genel bir deyişle
tanımlanıp dile getirilen paradigma
kavramı ilk defa ortaya
atıldığı 20. Yüzyıl’ın
ikinci yarısının ortalarından bu yana pek çok bilim dalı için kullanılır
olmuştur. Bu yönüyle kavram bir bilim grubu için ana anlayış eksenini belirten
görüş olmaktadır ve zaman içinde değişmektedir. Bu doğrultuda bazı hümanite dalları için
de paradigmalar oluşturmanın olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Bunlardan biri de kuşkusuz tarih disiplinidir.
İşte bu makalede yapılmak istenen şey olan tarih felsefesi olarak
görülen interdisipliner bu
alan içinparadigmik
ilkeler oluşturmak bana oldukça yararlı ve olumlu bir
girişim gibi gözükmektedir.
Osmanlı tarihi esas alınarak ortaya çıkarılan
tarih felsefesine dayalı tarihin yörüngeleri, diğer bir deyişle tarihin ana
eksensel anlayışları paradigma
ilkeleri için temel kaynak olan irdeleme düzlemini de
ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda, bu düzlemde yapılacak değerlendirmeler ile
ortaya çıkacak görüşler ilkelerin formülasyonuna çerçeve oluşturacaktır diye
düşünüyorum.
Mustafa ÖZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder